Rapor

Nevruz: Yaşam ve Kültür Bayramı, Savaş ve Tahrif Aracı Değil

Yazar: Dr. Ali Ferhmand, İran Kürdistanı İnsan Hakları İzleme Örgütü Genel Müdürü

Kürtler, Azeriler, Farslar ve diğer İran halklarının Nevruz’da kutladığı şey yaşamdır, dostluktur, aile buluşmaları ve halkın sevincidir.

Nevruz, İran topraklarının derin tarihine kök salmış, Kürtler, Farslar, Lorlar, Beluçlar, Türkmenler ve Azeriler dahil tüm İran halklarının ortak mirası olan bir bayramdır. Yeniden doğuş, barış, yenilenme, sevgi ve insan ile doğa için yeni bir başlangıç ritüelidir. Nevruz, İran medeniyetinin bir parçasıdır; yerel ya da etnik bir tören değil, dünya çapındaki tüm İranlıların ortak noktasıdır. Hiçbir etnik gruba veya dini akıma ait değildir. İşte tam da bu medeni ve evrensel konumu, bugün fırsatçı siyasi akımların tahrif, gasp ve kötüye kullanma hedefi haline gelmiştir. Bu akımlar, Nevruz’a olan sevgilerinden ya da belirli bir etnik gruba bağlılıklarından değil, İranlıların birliğine ve bu birliğin sembollerine olan düşmanlıkları nedeniyle kriz ve gerilim yaratmaktadır.

Son yıllarda, PJAK, Komele ve Demokrat gibi milis ve terörist söylemlere dayanan silahlı gruplar, Nevruz’u gasp ederek ve anlamlarını tahrif ederek bu kültürel ritüelden ideolojik, şiddet dolu ve silahlı bir imaj yaratmaya çalışmaktadır. Irak Kürdistanı’ndaki kamplarda ve dağlarda düzenledikleri sözde “Nevruz” törenleri, halkın Nevruz bayramından çok askeri geçit törenlerine, silahlı gösterilere ve parti bildirileri okumalarına benzemektedir. Bu törenlerde barış, huzur, sevgi ve insan ilişkilerini iyileştirme çabalarına dair hiçbir iz yoktur. Askeri üniformalı çocuklar ve gençler, savaşçı sloganlar, silahlı liderlerin görüntüleri ve şiddet yanlısı semboller, Nevruz’un ruhuyla en ufak bir bağ taşımamaktadır. Bu tahrifler, Kürt kültürünün bir yansıması olmadığı gibi, İran Kürdistanı ve bölgedeki halkların binlerce yıllık geleneklerine ihanet anlamına gelmektedir. Açıktır ki bu silahlı gruplar, özünde Kürt halkıyla bir bağ taşımamaktadır. Bu grupların en büyük kurbanları, ironik bir şekilde Kürtlerdir. Üyeleri, Kürtlerin haklarını savunma vaadiyle kandırılmış ve aldatılmış Kürtlerden oluşmaktadır; silahla toplum kurulabileceği ve siyaset yapılabileceği yanılsamasına kapılmışlardır.

Aynı zamanda, pan-Türk akımlar da Türkiye hükümetinin politikaları ve neo-Osmanlıcı anti-Kürt söylemin etkisiyle Nevruz’a güvenlikçi ve dışlayıcı bir bakış açısıyla yaklaşmaktadır. Türkiye’de Nevruz, tarihsel olarak bastırılmış ve Kürt kültürel unsurlarıyla birlikte sürekli olarak engellenmiştir; çünkü bu bayram, Türkiye’nin ulusal, geleneksel ve medeni bir bayramı değildir. “Türkiye Cumhurbaşkanı’nın, bazı iç etnikçi akımların desteği ve zeminiyle, ‘Nevruz’u gasp etme’ hayaline kapılması ve cüretkâr bir şekilde Nevruz bayramını ‘hayali Türk dünyası’ adına tescil ettirme iddiasında bulunması, ardından sevgili ve görkemli Tebriz’i -büyük İran’ın kadim kültürünün mirasçılarından biri ve ayrılmaz bir parçası- kendi ülkesinin manevi mirası olarak ilan etmesi” Türkiye’nin elinin ne kadar boş olduğunu gösteriyor! Çünkü Türkiye, tarih boyunca İran medeniyetinin sembollerini gasp etmeye çalışmıştır; Mevlana Celaleddin Rumi meselesi, bu kez Nevruz’da tekrarlanmıştır. Türkiye’nin bu tutumu, tam tersine, Nevruz’un hangi ülkeye ve medeniyete ait olduğunu kanıtlamaktadır. İçerideki pan-Türkistler de Nevruz’u İran topraklarının bir parçası olarak yüceltmek yerine, ya onu önemsiz göstermeye çalışmakta ya da etnikçi anlatılar kullanarak Nevruz’u İran kimliğinden koparıp “pan-Türk” kimliğinin bir parçası olarak tanımlamaya çabalamaktadır. Oysa Nevruz, hiçbir parti ya da gruba ait değildir; Tahran’dan Sine’ye, Urmiye’den Şiraz’a, Tebriz’den Tebriz’e kadar herkesin bayramıdır. Nevruz’un “etnik meselelerle” bir ilgisi yoktur.

Kürtler, Azeriler, Farslar ve diğer İran halklarının Nevruz’da kutladığı şey yaşamdır, dostluktur, aile buluşmaları ve halkın sevincidir. İran halkının Nevruz’u ile dağlarda ve Irak Kürdistanı’ndaki kamplarda siyasi akımların “devrimci Nevruz” adıyla sunduğu şeyler arasında uçurumlar vardır. Onlar Nevruz ateşini silahlarını ısıtmak için kullanırken, halk bu ateşten dostluk ve birlik sıcaklığı istemektedir. PJAK, Komele ve Demokrat gibi grupların Nevruz’u şiddeti yeniden üretme, çocuk asker toplama ve mezhepçi politikalarını yayma aracı haline getirmesi, Kürt halkının ve tüm İranlıların kültürel kimliğine bir tehdittir. Bu tahrifle mücadele, kültür aktivistlerinin, insan hakları örgütlerinin, medyanın ve halkın omuzlarında bir görevdir. İranlıların ve dolayısıyla Kürtlerin kimliği, silahlı hareketler ve şiddet yanlısı eylemlerle bağdaşmaz. PJAK, PKK ve Komele, Nevruz’u kendi karanlık amaçları için bir balık avlama aracı olarak kullanmaktadır.

Etnik nefreti körükleyen semboller ve sloganlar, kaba davranışlar, başkalarını tek tip sopalarla tehdit etme ve ulusal, tarihi, dini ya da manevi her türlü toplu töreni etnik ve siyasi nefret mitinglerine dönüştürme, ne İran halkının ne de bu törenlerin yararına değildir. Nevruz’un ve İranlıların birliğinin ortak düşmanı, pan’lardır; pan-Türk, pan-Kürt, pan-Arap ya da etnisiteyi İran’ın ulusal birliğine üstün tutan her türlü pan! Sahte ve yapay etnik ve kabilevi çatışmalar geçersizdir ve İran toplumunun gerçekliğiyle bağdaşmaz. Birlik karşıtı ve “sosyal ilişkilerin etnikleştirilmesi” konuları, etnikçi akımların hedefi ve yaklaşımıdır ve İran’ı ve halkını hedef almaktadır.

Açıktır ki Nevruz, İranlıların kadim, ulusal ve gurur verici bir bayramıdır; hiçbir etnik gruba ya da kabileye ait değildir. Her yerel dil ve dinden tüm İranlılar, bu bayramın manevi coğrafyasının bir parçasıdır. Nevruz, yalnızca yaşamın bayramı değil, aynı zamanda bir milletin medeniyetinin ve tarihsel belleğinin devamlılığına dair bir belgedir. Bu belgenin, ne Kürdistan’a ne de İran’a sadık olan, yalnızca parti çıkarlarına, silah mantığına ve terörizmin meşruiyetine bağlı şiddet yanlılarının oyuncağı olmasına izin vermeyelim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu