Türkiye’den uluslararası ilişkiler yazarı ve uzmanı Mustafa Kemal Erdemol, İran Kürdistanı İnsan Hakları İzleme Örgütü ile yaptığı söyleşide, Batı’nın PKK’yı terörist listesine almasına rağmen bu grubu hükümetlere karşı bir baskı aracı olarak kullandığını vurguladı. Ayrıca, bazı Kürt gruplarının İsrail ile doğrudan ilişkilerini endişe verici bulduğunu ve bu işbirliğinin sonuçlarına karşı uyarıda bulundu.
Her ülkede, farklı etnik gruplar veya sosyal kesimler ile hükümetler arasında, bu kesimlerin haklarının yerine getirilmemesinden kaynaklanan anlaşmazlıklar olabilir.
Ancak önemli olan nokta, özellikle siyasi ve sosyal istikrarsızlığın olduğu durumlarda, dış güçlerin bulanık suda balık avlamaya çalıştığıdır.
Bu güçler, silahlı grupları silahlandırarak güçlendiriyor ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak mevcut karmaşıklıkları artırıyor. Bu bağlamda, PKK gibi gruplar hükümetlere baskı yapmak için bir araca dönüşüyor ve bu durum sadece gerilimleri artırmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgede barış ve istikrar için yapılan çabaları zayıflatıyor.
Bu kapsamda, uluslararası ilişkiler ve dış politika üzerine eserler yazan, Türkiye’nin haber kanallarında uzman olarak yer alan Mustafa Kemal Erdemol ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşinin tamamı aşağıda yer alıyor:
PKK ve Kolları: Bölgede Silahlı Bir Ağ
Soru: Sizce PKK ve onun Irak, Suriye ve İran’daki kolları nasıl bir yapıya sahip? Bunları dağıtık bir terörist ağ olarak tanımlayabilir miyiz?
Cevap: PKK’nın faaliyetlerini zamanla genişlettiği açık. Bu durum Türkiye için geçerli. İran’da bu grubun etkisini genişletmesi biraz daha zor oldu, ancak İran hariç, PKK Türkiye, Irak ve Suriye’de geniş bir varlığa sahip.
Adı geçen üç ülkede, özellikle Türkiye ve Irak’ta, önemli bir varlıkları var. Şunu söyleyebilirim, bu grup silahla faaliyet gösteriyor. “Terörist” kelimesini kullanmayı tercih etmiyorum, çünkü bu tür tanımlamalar hükümetler tarafından yapılmalı.
Avrupa’nın Çelişkisi: Resmi Yasak, Gayriresmi Destek
Soru: Bu grup ve kolları ABD ve Avrupa’nın terörist örgütler listesinde yer almasına rağmen, neden bu ülkelerde hâlâ ofisleri var ve toplantılar düzenliyorlar?
Cevap: Evet, doğru; bu grubun faaliyetleri Avrupa ülkelerinde yasak olmasına rağmen, kültürel faaliyetler kisvesi altında örgütlenmeye devam ediyorlar.
Başka bir deyişle, Avrupa ülkelerinde kültürel faaliyetler adı altında çalışan Kürtlerin PKK üyesi olduğunu biliyoruz, ancak resmi olarak kendilerini PKK üyesi olarak tanıtmiyorlar. Kültürel faaliyetlere katılıyorlar ve bu faaliyetleri gerçekleştiren dernekler olarak görülüyorlar, böylece yasaklı listeyi ihlal ediyorlar.
Bu, Avrupa’nın PKK ve benzeri örgütleri, yasaklanmış olsalar bile dolaylı olarak desteklediği anlamına geliyor. Evet, listede yasaklanmış durumdalar, ancak Avrupa ülkeleri perde arkasında PKK’yı dolaylı olarak kullanmanın yollarını arıyor. Aslında, Avrupa siyasi hedefleri doğrultusunda PKK’ya dolaylı desteği sürdürüyor.
Kürtler: PKK Şiddetinin En Büyük Kurbanları
Soru: İran ve Türkiye’deki Kürtler, PKK’nın en büyük kurbanları oldu. Sizce bu grupların bu ülkelerdeki Kürtlerin gerçek talepleriyle nasıl bir ilişkisi var?
Cevap: İran ve Türkiye’deki Kürtler, PKK’nın eylemlerinden zarar gördü. Tabii ki bazı hükümetlerin, özellikle Türkiye, Suriye ve Irak’taki kısıtlamalarını unutmamak gerekir. PKK’nın Kürt halkı üzerindeki baskısı, politikalarını desteklemeye zorlama açısından da aşırı oldu.
Ama genel olarak şunu vurgulamalıyım, bazı hükümetler baskıcı bir yaklaşım sergiledi. Farklı zaman dilimlerinde hükümetlerin bu davranışlarına karşılık, toplumun bu kesimi, yani Kürtler, genellikle şiddete başvuruyor ve taleplerini bu yolla ifade ediyor.
Bazı hükümetlerin Kürt toplumuna karşı zararlı politikalar izlediğini unutmamak gerekir. Silahlı faaliyetlerin her iki ülkedeki Kürt halkı için büyük ekonomik zararlara yol açtığı doğru, ancak silahlı mücadele yürüten grupların siyasi kazanımlar elde edebileceği de unutulmamalı.
Bu noktayı öne çıkaralım. Belki İran’da durum böyle olmadı, ama Türkiye’de bu gruplar önemli siyasi kazanımlar elde etme yolunda adımlar attı. Çünkü silahlı mücadele siyasi kazanımlar getirebilir.
Örneğin, Türkiye’de PKK’nın silahlı faaliyetlerinden kaynaklanan baskılar, hükümetin Kürtlerin taleplerine dikkat etmesini zorunlu kıldı ve bazı durumlarda onların durumunu iyileştirmek için adımlar atıldı.
Bununla birlikte, bu kazanımlar genellikle ağır insani ve toplumsal bedellerle geldi ve şiddet ile aşırılık, bu tür mücadelelerin istenmeyen sonuçları olarak kaldı. Sonuçta, Kürtlerin gerçek taleplerinin sürdürülebilir ve adil çözümler için barışçıl ve diplomatik bir yaklaşıma ihtiyacı olduğunu unutmamak gerekir.
Batı’nın Terörizme Karşı Çifte Standardı
Soru: Bazı Batılı hükümetler neden bir yandan PKK’yı terörist ilan ederken, diğer yandan faaliyet alanı ve hatta işbirliği sağlıyor?
Cevap: Dediğim gibi, Batılı ülkeler bu konuda çifte standart uyguluyor. Bu örgütleri yasaklarken, perde arkasında destekliyorlar ki, bu grupları ilişkili oldukları ülkelere karşı baskı aracı olarak kullanabilsinler.
Batı, PKK’ya dolaylı destek veriyor ama bunu açıkça yapmıyor. Batılı ülkeler bu gruplara sığınma sağlıyor, faaliyet göstermelerine olanak tanıyor ve gerektiğinde kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor. Bu, Avrupa ve Batılı ülkeler hakkında iyi bildiğimiz bir mesele.
Türkiye’nin Barış Projelerindeki Rolü
Soru: Türkiye’nin PKK ile barış ve silahsızlanma projelerindeki rolü nedir? Bu süreç başarılı olacak mı?
Cevap: Bildiğiniz üzere Türkiye, PKK ile bir barış sürecine girdi. Bu süreçte bir komisyon kuruldu. Bu komisyon barışı sağlamaya çalışıyor. Sürecin geleceği belirsiz. Kamuoyunda buna çözüm süreci dense de, Ankara hükümeti şu anda bu sürece bir isim koymadı.
Kürt Gruplarının İsrail ve ABD ile İlişkileri
Soru: Büyük güçlerin, özellikle İsrail’in İran kolu Pejak ile ve ABD’nin Suriye’deki YPG ile ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap: Türkiye, İran ve Suriye’deki (özellikle Suriye’deki) Kürt gruplarının İsrail ile doğrudan ilişkileri olduğunu görüyoruz.
Demek istediğim, Kürt örgütleri, bulundukları ülkelerdeki mevcut hükümetler ve temsil ettikleri halklarla anlaşmak yerine, bölgedeki şer unsuru olan İsrail ile işbirliği yapıyor.
Bu elbette hoşnutsuzluk yaratıyor, çünkü bu gruplar hemen ABD ve İsrail’in bölgedeki yedek gücü haline geliyor. Bunu söylemekten çekinmiyorlar, dolayısıyla İsrail’in bölgede, hatta Türkiye veya İran’da yapmak istediği her şeyi bu gruplar aracılığıyla yapacağı anlaşılıyor.
Hükümetlerin, Kürt toplumunun taleplerine ve bazı hassasiyetlerine daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Belki o zaman bu gruplar, İsrail ve ABD ile işbirliği yapmak yerine kendi hükümetleriyle çalışmayı tercih eder.
Abdullah Öcalan ve Silahsızlanma Meselesi
Soru: Abdullah Öcalan’ın silahsızlanma mesajı gerçekten PKK’nın tüm kollarını etkileyebilir mi, yoksa bu kollar aslında bağımsız mı hareket ediyor?
Cevap: Abdullah Öcalan, PKK’nın silahsızlanmasına karar verdiğinde, bu kararın etkisi altındaki tüm örgütlerde uygulanacağını düşünüyordu. Ancak Suriye’deki YPG-PYD yapısı bağımsız bir örgüt.
Onlar şöyle diyor: “Abdullah Öcalan’ın barış girişimini destekliyoruz, ama silahlarımızı bırakmıyoruz, çünkü Türkiye ile bir sorunumuz yok; Suriye’deki muhalif güçlerle savaşıyoruz.”
Suriye’deki azınlıkların haklarının durumu da onları endişelendiriyor. Güneydeki Süveyda’ya ve Suriye sahiline bakın, Joulani’ye bağlı güçlerin Dürzilere ve Alevilere karşı nasıl hareket ettiğini görün.
Bundan ne çıkar? Öcalan’ın, düşünüldüğü kadar Kürt yapıları üzerinde etkisi olmadığı görülüyor. Etkisi olsa bile, belki de etkili olmak istemiyor. Belki bu bir taktik.
Bu, Türkiye için alınmış bir karar; o, Suriye Kürtlerinin Suriye için karar vereceğini düşünüyor olmalı. Dolayısıyla, İmralı’da PKK hakkında aldığı karar, Kürtlerin dört ülkedeki varlığını doğrudan etkileyebilir.
Hükümetlerin Terör Kurbanlarına Karşı Sorumluluğu
Soru: Hükümetler terör kurbanlarına karşı ne gibi sorumluluklar taşıyor ve Kürt silahlı gruplarına karşı hangi politikaları benimsemeli?
Cevap: Hükümetler, ekonomik ve can kayıplarına uğrayan terör kurbanlarına dikkat etmeli ve bu kayıpların maliyetini üstlenmelidir.
Can kayıplarının yerine hiçbir şey geçemez, ancak bazı ekonomik kayıplar telafi edilebilir ve Türkiye ile İran gibi hükümetler bunu yapma gücüne sahiptir. Bu sorunlar çözülebilir.
Dolayısıyla, tarif ettiğiniz süreçten en çok halk zarar görüyor. Hükümetlerin bu konuda bir adım veya program attığından emin değilim, ama hükümet kurbanların yanında olmalı.
Uluslararası Topluma Son Mesaj
Soru: Uluslararası topluma tek bir cümleyle hitap etmek isterseniz, PKK ve kollarının şiddetini sona erdirmek için yapılması gereken en önemli eylem nedir?
Cevap: Kör terörü ve şiddeti desteklemeyin. Buna katılabilirsiniz ve anlayabilirsiniz, ama yine de vurguluyorum, silahlı eyleme veya teröre izin vermeyin.